ALİUD İFA VE GÖRÜNÜMLERİ

Öğretide “yanlış ifa” ve “yabancı edim” olarak da adlandırılan aliud ifa, genel kabule göre “borçlanılan edim yerine başka bir şeyin teslim edilmesi”dir.

Yargıtay’ın çeşitli kararlarında yaptığı tanım ise aşağıdaki gibidir:

Eğer alıcı tarafından istendiği bildirilmiş eşyadan apayrı, bambaşka bir eşya teslim edilmişse, yani basit bir nitelik sapması(nitelik eksikliği) değil de apaçık bir özdeşlik veya türdeşlik sapması gerçekleşmişse, artık ayıplı ifadan değil de başka bir şeyle yanlış ifadan(aliud ifadan)söz edilir”(Prof.Dr. Rona Serozan, Borçlar Hukuku Özel Bölüm, İstanbul, 2002, syf.126,130). Başka bir deyişle “çeşidiyle belirlenen bir menkulün satımında, sözleşenlerin çeşidini belirlemek için sözleşmede öngördükleri vasıflardan biri teslim edilen şeyde bulunmazsa artık ayıplı teslim değil satılandan başka bir şeyin teslimi (aliud teslimi) söz konusudur”

Yargıtay 11. HD., E. 2014/11508 K. 2015/7972 T. 9.6.2015

 

Aliud ifa halinde, sözleşmede belirlenen edimden tamamen farklı bir edimin teslimi söz konusu olduğundan sözleşmeye uygun teslimden de bahsedilemez. Aliud, neyin ifa edildiği sorunuyla ilgilidir bu sebeple asli edim yükümlülüğüne aykırılık teşkil eder. Dolayısıyla aliud ifa “hiç ifa etmeme” hükümlerine tabidir ve TBK Madde 112 vd. uygulanır.

 

İsviçre-Türk Borçlar Hukuku sisteminde açıkça bir düzenlemeye yer verilmeyen “aliud ifa”, çeşitli açılardan sıklıkla “ayıplı ifa” ve “eksik ifa” kavramları ile karıştırılabilen, net bir çizgi çekilemeyen girift bir meseledir. Oysa somut olay bazında bu ayrımın yapılması; aliud ifa durumunda sahip olunan haklar, bu hakların kullanılırken tabi olunacak zamanaşımı süresi ve uygulanacak hükümler bakımından farklılık göstereceğinden hayati önem taşımaktadır.

Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin verdiği bir kararda ifanın aliud ifa mı yoksa ayıplı ifa mı olduğunun kesinleştirilmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.  Aliud ifa durumunda ayıp ve zamanaşımı hükümlerinin uygulanamayacağından yeni bir rapor alınması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir:

Yargıtay 19. H. D., E. 2014/7975 K. 2014/11661 T. 24.6.2014 / Taraflar arasındaki anlaşmaya göre davalının davacıya 1040 kalitede lama çeliği teslim edeceği taahhüt edilmiş, davacı ise davalının 1020, 1045 kalitede lama çeliği teslim ettiği iddiasıyla işbu davayı açmıştır. Mahkemece ayıp ihbar sürelerine uyulmadığından bahisle dava red edilmiştir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda davacının sunduğu örneklerin 1050 kalitede olduğu ve sipariş verilen malzeme ile aynı olmadığı belirtilmekle malın gizli ayıplı olduğundan bahsedilmiştir. Gerek kök rapor gerek itiraz üzerine alınan ek raporda teslim edilen malın ayıplı mal mı yoksa başka bir mal mı olduğu hususu dayanakları ile açıklanmamıştır. Anlaşmaya konu maldan başka bir malın teslim edilmesi halinde aliud ifadan bahsedilir ve bu halde ayıp ihbar ve zamanaşımı süreleri uygulanamayacağından işin esasının incelenmesi gerekir. Ayıplı ifanın olduğunun tespit edilmesi halinde ise, davalı tarafından davanın süresinde açılmadığına dair süresinde yapılan dava zamanaşımı itirazı da bulunduğundan davanın öncelikle zamanaşımı itirazı yönünden değerlendirilmesi lazımdır. Sonuç olarak tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak yeni bir bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine açık rapor alınıp yukarıda açıklanan hususlar da birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise hangi kanunun tatbik edileceğinin tespit edilmesi gerektiğidir. Zira tüketici aliud ifayı bilerek teslim almış ve kullanmışsa bu durumda ifa yerine geçen edim söz konusudur, malın ayıplı çıkması halinde ayıba karşı tekeffül hükümleri uygulama alanı bulur. Özetlemek gerekirse, TKHK kapsamında aluid ifa değil ayıplı ifa hükümleri ile tüketicinin seçimlik haklarının kullanım alanı yer bulacaktır. Ancak genel hükümlere gidilmesi gerektiği hallerde aluid ifa ve sonuçları vuku bulacaktır.

Doktrinde aliud ifanın hukuki niteliği ve uygulanacak hükümler bakımından farklı görüşler bulunsa da Yargıtay Kararları uyarınca “aliud ifa” olarak değerlendirilen örnekler mevcuttur. Bunlardan biri de yüzölçümünün eksikliğinin aşırı olduğu durumlardır.  Üç odalı yerine iki odalı olarak teslim edilmiş olan eserde aliud teslim olduğu ve borca aykırılığa ilişkin genel hükümlerin uygulanabileceği belirtilmektedir.

Stj.Av.Türkan Uluğtürkan