TEMYİZ

A. Genel Olarak

Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından sonra, temyiz kural olarak, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı başvurulan kanun yoludur. Temyiz incelemesinde kural olarak bölge adliye mahkemelerinden verilen kararların sadece hukuka uygunluk denetimi yapılır. Yoksa yeniden bir inceleme yapılarak karar verilmez. Zira temyiz aşamasında tahkikat yapılmaz. Yeni vakıaların ileri sürülmesi ve bunların incelenmesi, karşı tarafın rızasına da bağlı değildir. Temyiz incelemesinde ıslah yoluyla yeni vakıaların da ileri sürülmesi mümkün değildir.

Temyiz yolunda, alt derece mahkemesi kararının verilmesinde hukukun yanlış uygulandığı ileri sürülebilir. Hatta hükmün verilmesinden sonra yaşanan vakıaların dahi temyiz sebebi olarak ileri sürülmesi mümkün değildir. Örneğin, hükmün verilmesinden sonra mahkûm olunan parayı ödeyen davalı, parayı ödediğini Yargıtay’da ileri süremez.

 

B. Temyiz Edilebilen Kararlar

Kural olarak, bölge adiye mahkemelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali üzerine verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurabilirler. Bölge adliye mahkemesi kararının temyiz incelemesi üzerine, Yargıtay’ın tamamen veya kısmen bozma karar, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkinse, bölge adliye mahkemesinin bu kararı kaldırılarak dosya kararı veren ya da uygun görülen başka bir ilk derece mahkemesine gönderilir.

Yargıtay’ın bozma kararı üzerine, dosya kendisine gönderilen ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinafa değil, temyiz yoluna başvurulacaktır.

Temyiz edilemeyecek mahkeme kararlar aşağıda gösterilmiştir.

• Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar.

• Kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalarile bu davalara karşı açılan davaları, özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar.

• Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin kararlar.

• Çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar.

• Soy bağına ilişkin sonuçlar doğuran davalar hariç olmak üzere, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar.

• Yargı çevresi içindeki ilk derece mahkemeleri hâkimlerinin davayı görmeye hukuki veya fiilî engellerinin çıkması hâlinde, davanın o yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye nakline ilişkin kararlar.

• Geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar.

Para ile ifade edilebilen kararlarda, alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir.

 

C. Temyiz Sebepleri

➢ Kamu düzeniyle ilgili usul yanlışlıkları tümü temyiz sebebidir.

➢ Yargılama hatalarının “karara etkili” olması halinde temyizi gerekir.

➢ Dava şartlarının varlığı ve yokluğu dikkate alınmadan karar verilmiş olması temyiz sebebinioluşturur.

➢ Bir tarafın dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi

İstinaftan farkı olarak, Yargıtay’ın ileri sürülen temyiz sebepleri ile bağlı olmayıp açık kanun hükmüneaykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir.

 

D. Temyiz Yoluna Başvurabilecek Kişiler

Temyiz yoluna davanın tarafları başvurabilir. Asıl taraf davdan feragat etmedikçe fer’i müdahil asıl taraf temyize başvurmasa da temyiz yoluna başvurabilir. İhtiyari dava arkadaşlarından her biri birbirinden bağımsız olarak temyize başvurabilir. Ancak ihtiyari dava arkadaşlarından kim temyiz yoluna başvurmuş ise temyiz incelemesi sadece onun için yapılır. Kararın bozulması halinde sadece temyize başvuran dava arkadaşı bakımından karar bozulmuş sayılır.

Buna karşılık mecburi dava arkadaşları temyize de birlikte başvurmak zorundadır. Temyize başvuracak tarafın hukuki yararının da bulunması gerekir. Eğer tarafın talebi ile verilen hüküm aleyhine ise tarafın temyize başvurmakta hukuki yararının bulunduğu söylenebilir. Terditli davada asıl talebi reddedilen tarafın, diğer talebi kabul edilmiş olsa bile asıl talebinin reddedilmiş olması nedeniyle temyizde hukuki yararı bulunmaktadır.

 

E. Temyize Başvuru

1. Temyize Başvuru ve Cevap Süresi

BAM tarafından verilen temyizi mümkün kararlar aleyhine, tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisindetemyiz yoluna başvurulabilir. Özel kanunlarında temyiz süresi farklı olabilir. Örneğin İş Mahkemeleri Kanununa göre bu süre sekiz gündür.

Temyiz dilekçesi, karşı taraf tebliğ olduktan iki hafta içerisinde karşı taraf temyiz dilekçesine cevap vermelidir. Bir taraf, temyize başvuru süresini geçirmiş olsa bile diğer tarafın temyiz dilekçesine vereceği cevapla “katılma yoluyla” temyiz başvurusu yapabilir. Katılma yoluyla temyiz halinde temyiz yoluna asıl başvuran taraf, buna iki haftalık sürede cevap verir.

2. Temyiz Dilekçesi

HMK m. 364 göre temyiz dilekçesi hazırlanır ve davalı sayısı kadar suret hazırlanır.

Temyiz dilekçesinin, temyiz edenin kimliği ve imzasıyla temyiz olunan hükmü yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması halinde HMK 364 de yazılı diğer şartlar bulunmasa bile dilekçe reddedilmeyip temyiz incelemesi yapılır.

Temyiz dilekçesi kararı veren mahkemeye veya başka yer mahkemesin verilebilir.

 

F. Temyiz İncelemesi

Temyiz incelemesi Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesi tarafından yapılır. Dosya doğru daireye gönderilmemişse, o daire tarafında kendiliğinden doğru daireye gönderilir.

Dosya öncelikle ön incelemeye tabi tutulur. Ön incelemeyi daire başkanı tarafından görevlendirilen tetkik hâkimi yapar. Temyiz talebinin, temyizi kabil bir karar olup olmadığını, hukuki yarar ve diğer usul şartları bakımından inceler. Tetkik hâkimi tarafından yapılan ön incelemede temyiz incelemesinin esastan yapılmasına engel koşulların eksikliği saptanırsa öncelikle incelenerek karara bağlanır. Kurul tetkik hâkiminin görüşüne katılırsa temyiz istemin reddeder.

Hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması

Dava şartlarında aykırılık bulunması

Taraflardan birisinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul

Karara etki eden yargılama hatası veya eksikliği bulunması

Temyiz yolunun niteliği gereği hukuk kurallarının somut olaya yanlış uygulanması nedeniyle başvurulur. Bu hukuk kuralları maddi hukuka ilişkin olabileceği gibi, usul hukukuna da ilişkin olabilir. Maddi hukuka ilişkin temyiz sebeplerinde, hukuk kuralının yanlış uygulanması kararı doğrudan etkileyecek niteliktedir.

 

Tetkik hâkiminin ön inceleme sonucunda esastan incelenmesine bir karar verilirse Yargıtay dosya incelenmesini dosya üzerinden yapar. Aşağıdaki durumlarda duruşma yapılmasına karar verilir.

➢ Tüzel kişiliğin feshine veya genel kurul kararlarının iptaline

➢ Evlenmeninbutlanınaveyaiptalidavalarında

➢ Boşanmaveayrılıkdavalarında

➢ Velayete,soybağınavekısıtlamayailişkindavalarda

➢ Kanunda belirtilen sınırı aşan malvarlığı ve ayın davalarında taraflardan birisi duruşma talep etmiş ise; Yargıtay’ca bir gün belli edilerek, duruşma için taraflara davetiye gönderilir. Tebliğ tarihi ile duruşma tarihi arasında en az iki hafta bulunmalıdır.

Tebligat giderleri yatırılmamışsa duruşma talebi dikkate alınmaz. Giderlerin eksik yatırıldığı anlaşılırsa daire başkanı tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içerisinde tamamlattırılır. Aksi halde, duruşma talebinden vazgeçilmiş sayılır.

Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesi bilgi almak üzere kendiliğinden de duruşma yapılmasına karar verebilir. Duruşmaya gelen taraflar dinlenir hiçbir taraf gelmemiş ise dosya üzerinden karar verilir.

Duruşma günü kararı verilemeyen işlerin en geç bir ay içerisinde karara bağlanması zorunludur. Kanunda ivedi olduğu bildirilen dava ve işlere ait inceleme öncelikle yapılır.

Yargıtay yapacağı incelemede tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp kanununaçık hükmüne aykırı gördüğü hususlar da inceler. Yargıtay incelemesini hukuka uygunluk bakımından yapar. Bunun dışında maddi vakıalara, yargılama kurallarının yanlış uygulanması dışında delil değerlendirmesine, takdir hakkı gibi hususların incelemesine giremez. Yargıtay onama ve bozman kararı dışında mahkemenin yerine geçerek yeni bir karar veremez.

G. Temyiz İncelemesi Sonunda Verilen Karar

Ön inceleme sonunda Yargıtay temyiz talebini kabul ederse, temyiz incelemesini esastan yapar. Esastan yapılan bu inceleme sonunda Yargıtay, “Bozma”, “Onama” ve “Düzelterek Onama”

1. Bozma Kararı

a. Genel Olarak

Yargıtay, taraflarca ileri sürülen veya kendisinin tespit ettiği temyiz sebeplerini yerinde görürse, ilkderece mahkemesi kararını kısmen veya tamamen bozar. Yargıtay sadece hükmü bozmakla yetinir ve kararında bozma nedenlerini gerekçesi ile belirtir. Yoksa ilk derece mahkemesi yerine geçerek bir karar veremez, yeniden yargıma yapamaz.

Yargıtay’ın bozman kararı, bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği bir karara ilişkin ise dosya, kararı vermiş olan bölge adliye mahkemesine veya başka bir bölge adliye mahkemesine gönderilir. Ancak bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesince esastan reddine ilişkin ise, bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir.

Bozma kararı kendisine gönderilen mahkeme, peşin alınmış gideri kullanarak, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet eder ve Yargıtay kararlarına uyulup uyulmayacağına karar verir. Bozma kararına karşı direnme kararı da verebilir.

b. Bozma Kararına Uyulması

BAM veya ilk derece mahkemesi Yargıtay’ın bozma kararına karşı uyma kararı verirse, artık bu kararıyla bağlıdır ve bu kararından dönerek direnme kararı veremez. Çünkü bu uyma kararı ile karar lehine olan taraf için müktesep hak doğar. Bozma kararı usuli bir nitelikte ise, bu karar uymakla sadece bu açıdan usuli bir hak doğar. Yoksa esasa ilişkin bir hak doğmaz. Bozma kararı esasa ilişkin ise, esasa ilişkin bir müktesep hak doğar.

Bozma kararına uyulmasından sonra, mahkemenin bozma kapsamı doğrultusunda yeniden tahkikat yapması ve karar vermesi gerekir.

Bozma kapsamında yapılacak yeni tahkikatta taraflar yeni iddia ve savunmalar sunabilirler. Ancak bu iddianın ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi çerçevesinde değerlendirilecektir.

İlk derece mahkemesinin bozma kararına uymasının sonucu, bunun, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli bir müktesep hak teşkil etmesidir.

Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkemenin, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme zorunluluğu doğar. Mahkeme bozmaya uyup, bozma dışında bir inceleme yapamaz. Bozma kararında gösterilen hususlar doğrultusunda işlem yapmak zorundadır. Uyulan bozma kararında bazı hukuki ve fiili sebepler yanlış olsa bile artık bunlar yeniden incelenemez. Çünkü bozma kapsamı dışında kalan hususlar kesinleşir. Bir hususun bozma dışında kalması, mutlaka temyiz sebebi olarak ileri sürülerek temyiz incelemesi sonunda açıkça reddedilmesi gerekmez. Bozma kapsamıdışında kalan hususlar, tıpkı tasdik edilmiş gibi kesinleşir ve artık bu kısım hakkında inceleme yapılamaz ve farklı ve yeni bir karar da verilmez.

Yargıtay tarafından usuli müktesep hakka birçok istisna getirilmiştir. Bunlar,

- Yargıtay, mahkeme hükmünü görev dışında bir sebeple bozar ve bozma kararına mahkeme uyarsa, bozma kapsamı dışında kalan görev, usuli müktesep hak teşkil etmez.

- Mahkemenin görevsiz olduğu temyiz itirazları içerisinde ileri sürülmesine karşın, hüküm başka sebeplerle bozulduktan sonra mahkeme bozma kararına uymuş ise görev usuli müktesep hakkın kapsamı içinde kalır ve bundan sonra görevsizlik kararı verilemez. Yani görevin usuli müktesep hak kavramının içinde kalabilmesi için temyiz aşamasında açıkça ileri sürülmüş olmasına bağlıdır.

- Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı verilmiş olması. İçtihadı birleştirme kararı tüm davalara uygulanması gerektiğinden usuli müktesep hakka rağmen görülmekte olan davalara uygulanır.

- Hüküm kesinleşmeden yürürlüğe giren ve geçmişe etkili olan bir kanun hükmü de usuli müktesep hakkın istisnasını oluşturur. Çünkü mahkeme böyle bir durumda yeni kanun hükmünü uygulamak zorundadır.

- Yargıtay’ın bozma kararı, her türlü değer yargısının dışında başka suretle yorumlanamayacak, tartışmasız ve açık bir maddi hataya dayanıyorsa ve onunla sıkı sıkıya bağlı ise, o takdirde yine usuli kazanılmış hak kuralı, hukuki sonuç doğurmaz.

- Kesin hüküm, kamu düzenine aykırılık ve adil yargılanma hakkının ihlali de usuli müktesep hakkın istisnası olarak kabul edilir.

Bozma kapsamı dışında kalan hususlarla ilgili icra takibi yapılabilir. İcra takibi yapabilmek için bozma kapsamı dışında kalan hususlar hakkında bir karar verilmesine gerek yoktur.

Bozmaya uygun yeni bir karar verildiğinde, bu karara karşı da ilgili hukuki yola başvurmak mümkündür. Ancak bozmadan sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiş ve ilk derece mahkemesi bozmaya uygun karar vermişse, bu karara karşı artık istinafa değil, temyize başvurulacaktır.

Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak, tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her halde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.

c. Bozma Kararına Karşı Direnilmesi

Yargıtay’ın temyiz incelemesi sonunda kararı bozulan alt derece mahkemesi, bozma kararına uymak zorunda değildir. Bozma kararının aksine kararın doğru olduğu görüşünde ise, bozma kararına uymak yerine kendi kararında direnebilir. Direnme kararı veren mahkeme daha önce vermiş olduğu kararı değiştiremez. Ancak mahkeme daha önceki kararından farklı gerekçeler sunabilir.

Mahkeme Yargıtay’ın bozma kararına kural olarak uymak zorunda değilse de, tarafların her ikisi de Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasını isterse, mahkeme bozma kararına uymak zorundadır. Direnme kararı veremez.

Direnme kararı nihai bir karardır. Bu kararla birlikte mahkeme davadan elini çeker. Direnme kararına karşı taraflar temyiz yoluna başvurabilirler. Daha önce temize başvurmayan karar direnme kararına karşı temyize başvuramaz. Direnme kararı temyiz edilirse temyiz incelemesini Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yapar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun verdiği karara uyulmaz zorundadır, bu karar karşı direnilmez.

2. Onama Kararı

Yargıtay alt derece (bölge adliye) mahkemesinin hükmünü usul ve kanuna uygun bulursa kararı onar. Onama kararına uygulamada gerekçe yazılmadan hukuka uygun olduğu belirtilir. Kötü niyetli olarak temyize başvuran kişi para cezasına mahkûm edilir.

3. Düzeltilerek Onama Kararı

Yargıtay, hukuka aykırılık bulursa, bozma kararı vererek dosyayı alt derece mahkemesine geri gönderir. Kendisi inceleme yaparak yeni bir karar veremez. Ancak bazı hatalar, yeniden yargılama yapılmaksızın ve dosyanın bozularak gönderilmeksizin düzeltilerek onanması mümkündür.

• Temyiz olunan kararın esas yönünden kanuna uygun olup da kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay kararı düzelterek onar.

• Tarafların kimliklerinde yapılan yanlışlıklar, yazı, hesap veya diğer açık ifade yanlışlıkları hakkında düzeltilerek onama kararı verilir.

• Karar usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek onanır.

Örneğin Yargıtay, yere mahkemenin alacağa uyguladığı faiz oranının yanlış olması halinde, Yargıtay kararı bozup mahkemeye geri göndermek yerine, faizle ilgili doğru oranı uygulayarak, yani hükmü düzelterek onaylayabilir. Yine avukatlık ücreti ile ilgili yapılan yanlışlık düzelterek onaylayabilir.

Ancak, Yargıtay’ın yerel mahkemenin verdiği manevi tazminatı, hak ve nesafete göre yükseltilmesi veya azaltması ve hükmü onaylaması (düzelterek onama) mümkün olmamalıdır. Esas yönünden kanuna uygun olmayan kararlar ile hâkimin takdir yetkisi kapsamında karara bağladığı edalar hakkında düzeltilerek onama yapılamayacaktır.

Stj.Av.Hacı Yusuf Altuğ